Dans le cadre de son Tricentenaire, il était essentiel pour la Maison Martell de célébrer ses origines à Cognac, et plus particulièrement au sein du Château de Chanteloup, redécoré pour l’occasion.
Plus de 2500 viticulteurs, bouilleurs de crus et partenaires de la région ont répondu présent à l’invitation délivrée par les salariés de la Maison qui ont tenu à se mobiliser personnellement pour ces invités avec lesquels ils nouent des relations particulières. Ainsi, pendant un mois, ils ont sillonné la campagne charentaise afin de leur remettre en main propre ces invitations.
« Cette année est une grande année pour la Maison Martell, qui fête 3 siècles d’existence et de relations avec ces hommes et ces femmes de Cognac. Nous avions à cœur de convier pour cette célébration l’ensemble de nos partenaires locaux avec lesquels nous créons des liens privilégiés depuis près de dix générations – et nous l’espérons, pour les générations à venir » déclare César Giron, Président de la Maison Martell.
To view the multimedia release go to:
http://www.multivu.com/players/fr/7589051-martell-cognac-chanteloup-anniversaire/
A peine rentrés de vacances, les Français ont dû affronter le moment fatidique de la rentrée, et avec elle, son cortège de bonnes résolutions scolaires, sociales, politiques… et le retour pour chacun à la réalité du quotidien « métro, boulot, dodo ». Pour évaluer la place du lâcher-prise dans le quotidien des Français, Club Med, accompagné de l’Institut CSA, a voulu sonder les différentes formes d’expression que prend aujourd’hui cette notion dans la société.
Le lâcher-prise est plébiscité par plus de 8 Français sur 10 qui déclarent en ressentir le besoin tout au long de l’année, comme un moment de pause nécessaire, et 89% d’entre eux qui avouent le pratiquer sans culpabilité. Le lâcher-prise serait-il en train de faire un pied de nez à la tyrannie de l’urgence et du stress, remède imparable pour affronter nos vies agitées ?
Pour consulter le communiqué multimédia , allez à:
http://www.multivu.com/players/fr/7629751-francais-oseraient-enfin-lacher-prise/
http://oolongmedia.ca/nos-services/creation-de-site-web/
Dans notre monde moderne où les gens passent de plus en plus de temps sur Internet, avoir un site Web pour une entreprise n’est plus une question, mais une nécessité. Pourtant il existe encore un certain pourcentage d’entreprise qui n’a pas encore de site Internet même si cela est presque aussi indispensable qu’avoir un numéro de téléphone. Souvent, c’est soit par manque de temps ou d’informations ou que le domaine du web n’est pas la tasse de thé des propriétaires. Dans cet article nous allons donner 10 raisons pour lesquelles toute entreprise devrait créer un site web, qu’elles soient en démarrage ou établis.
Cliquer ici pour plus d'information: http://oolongmedia.ca/3-aspects-indispensables-a-comprendre-avant-la-creation-dun-site-web-dentreprise
Créer un site Internet n'est pas si simple que ca. Il y a beaucoup de chose à préparer et à planifier et on commence souvent avec beaucoup de fausses informations sur la question. C'est pourquoi il est important de comprendre les implications de la création d'un site web ainsi que l'objectif de celui-ci.
Bu videoda akıllı kargaların insan faaliyetlerini nasıl kendi avantajları için kullandıklarını görebilirsiniz. Ilginç olan bu kuşların bile kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmediği ve yeşil ışığı beklediğidir. Bu kuşlardan öğreneceğimiz şeyler var anlaşılan.
Acquista da iTunes Luna e Sole a soli 0,69 € https://itunes.apple.com/it/album/luna-e-sole-feat.-tony-esposito/id1134466610?i=1134466922&l=en
Il messaggio dell’opera è a favore dell'unione dei popoli nel mondo, a favore della pace ed è contro le guerre e il razzismo. Luca Maris - Luna e Sole - ft. Tony Esposito (al Tamborder) Autore e compositore: Luca Maris Editore musicale: Luca Maris Arrangiamento e direzione musicale: Luca Maris Genere: Pop/World Music Prodotto da: Ines Diaz e Luca Maris Etichetta discografica: M.D. Produzioni Management per info, contatti professionali, eventi musicali o interviste: mdproduzioni@gmail.com Scrivi a Luca Maris: lucamarisvevo@gmail.com Regia: Federica Carbone
Iscriviti al canale di Luca Maris su YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCLcKVMWnNgP0XojvN9rwOwg
Diventa fan di Luca Maris su Facebook: https://www.facebook.com/Luca-Maris-350453868312112/
Segui Luca Maris su Twitter: https://twitter.com/maris772 (@maris772)
Condividi Luca Maris su Instagram: http://deskgram.com/lucamaris (@lucamaris)
Klişe bir laf ama adamlar uzaya araç gönderirken, İslam dünyasında hâlâ dünya düz mü değil mi diye tartışılması gerçekten trajik. Bu tartışma birçok müslümana bile saçma gelecektir eminim. Ancak konu din olunca ve her şeyin ölçütü kutsal kitaplar olarak görüldüğünde, gerçeklerin orada yazanlara uydurulması bilindik bir durum haline gelmekte. İşte bu sebeple, 1975 yılında Suudi Arabistan'ın en önemli din otoritesi kabul edilen Şeyh Abdul Aziz Bin Baz tarafından Dünya'nın düz olduğu fetvası verilmiş ve buna inanmayanların dinsiz kabul edilerek, cezelandırılması gerektiği bildirilmiştir. Bugün, ülkemizde, hadisleri baz alarak Adem'in dinozorlarla aynı dönemde yaşadığını ve 30 m. uzunlukta olduğunu söyleyen biyoloji profesörlerimiz varken, dünyanın düz olduğunu söyleyen uzmanlar hiçbir müslümanı da şaşırtmamalı. ("Kuran'da Dünya'nın düz olarak geçtiğini söyleyenlere itirazınız var da, evrim yalandır diyenlere niye yok?" diye bir soru yönlendirilebilir kendilerine.)
Şüphesiz buna inananlar sadece müslümanlar değil. 1956 yılında Britanya'da, Flat Earth Society (Düz Dünya Cemiyeti) adıyla, Dünya'nın düz olduğunu savunan ve bugün hala aktif olan bir organizasyon bile kuruldu. Bilim karşıtlığı hiçbir zaman popülaritesini yitirmiyor.
Konuyla ilgili olarak aşağıdaki kaynaklara bakmanızı da tavsiye ederim:
http://www.bilimfelsefedin.org/?p=377
http://suphecimelek.wordpress.com/2010/05/21/gunesin-battigi-yer/
http://www.mucizeyalanlari.com/gunesin-gidis-istikameti/
http://wikiislam.net/wiki/Flat_Earth_and_the_Qur%27an (İngilizce)
http://www.loc.gov/exhibits/world/images/s104.jpg (Zekeriya bin Mahmut el Kazvini'nin 16. yy'da Arapça'dan Türkçe'ye çevrilmiş astronomi kitabı Acaibul Mahlukat'tan alınan bu tasvirde, Dünya bir büyükbaş hayvanın üzerinde duran düz bir disk olarak tasvir ediliyor.)
Dilimizde ne yazık ki maymun kelimesi, bir kurt, kaplan ya da aslan kadar itibarlı değil. Yahudiler için "aşağılık maymunlar olun" diyen bir kitabın müritlerinin maymun kelimesini aşağılama sayması şaşırtıcı değil.
Biz dinsizleri (yani onların deyişiyle pis kafirleri) tanımlamak için de "işte maymun olduğunuzu kabul ediyorsunuz "diye aklınca bizi aşağıladığını sanan müslümanlardan da alet yapabilen (en azından kuyruksuz olanlar, yani ape'ler), zeka sahibi, sosyal canlıları hangi seviyede gördüklerini anlayabiliyoruz.
Maymun var maymun var. Kuyruklusu var, ortak atadan 5 milyon yıl önce ayrıldığımız kuyruksuzu, yani kuzenlerimiz olan insansı maymunlar var.
Yere göğe koyamadığın aslanın, kurdun önüne ayna koysan mal mal bakar, ama sen en yakın akraban olmasını kendine yediremediğin kuyruksuz maymunun önüne ayna tutarsan özfarkındalığıyla "benden güzeli var mı?" diye içinden geçirmediğini kim söyleyebilir?
Hayvanlar aleminde kendini en üstte tutan aciz insanoğlu, kendini yüceltme için verdiğin hayvan sıfatlarını seçerken bir kere daha düşün!
Il est absolument indispensable de faciliter la croissance de nos PME en attirant les capitaux des grands groupes, mais sans freiner les dynamiques locales au profit des stratégies internationales, notamment de délocalisation. Il ne s’agit pas d’opposer les acteurs de l’économie mais bien de veiller à des alliances vertueuses sur le modèle de ce qui fait le succès de l’Allemagne afin de créer les conditions favorables à un dynamisme entrepreneurial dans notre pays » déclare Jean-Michel Germa
http://www.multivu.com/mnr/64991-open-space
2009'da TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'ndeki Darwin skandalından (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/111...) sonra başlayan evrim tartışmaları ekranlara da yansımıştı. Celal Şengör ise jeoloji profesörü olmasına rağmen ilahiyat öğrencilerinin bilim ve evrim karşıtı (daha doğrusu ezberleyip geldikleri) sorularına ustalıkla cevap vermişti.
Programın başlarında Şengör'ün insanın evrimini anlatma çabalarına rağmen, soru-cevap bölümüne gelindiğinde eğitim sisteminin kurbanı bir neslin Dunning-Kruger sendromundan nasıl nasiplendiğine tanık olduk. Bu kısımdaki genç de konuyla ilgili en ufak bir bilgisi olmamasına rağmen bir bilim insanına kafa tutmak için ezber bellediği soruları kendinden çok emin bir şekilde soruyor ve sorularına tek tek cevap geldikçe daha da hırslanıyor. Konuyu öğrenmek ve anlamak için sormadığı çok açık değil mi? O salonda kulaklarını gerçeklere kapatmış kitlenin toplumun çoğunluğunu oluşturması da bir o kadar acı değil mi? Anlamaya ihtiyaç duymuyoruz, çünkü bize ezberletilenlerin güvenilir alanında olmak rahatlık veriyor. Gerçekleri anlamak içinse ayrı bir efor sarfetmek ve o konforlu alanı aşmak gerekmekte.